ALPASLAN TÜRKEŞ’İN ÖLÜMÜ

ALPASLAN TÜRKEŞ’İN ÖLÜMÜ

  Sosyal Medyada Türkeş’in vefatı ile ilgili  paylaşımlara baktım. Bir yandan memnun oldum. Bir yandan da  o günlere dönüp geçmişi gözden geçirdim. Okuyucularımla paylaşmak istedim.

   Aklım yetti kendimi ülkü ocaklarında buldum. Bu uğurda bir çok arkadaşımız şehit edildi.  Türkeş 1960 ihtilalinin kudretli albayı idi. Menderesin asılmasını Türkeş’e bağladılar. Benim rahmetli babam. “Oğlum Türkeş Menderesi astı.” Derdi. Biz okuduğumuz kadarı ile :” Yok baba Menderesi Türkeş astırmadı. Hatta ihtilalciler Türkeş’i sürgüne gönderdi.  Türkeş  sürgünde iken ihtilalcilere mektup yazdı . Mendesin asılmasını istemedi. Ve saire. “ Anlatmamıza rağmen büyük bir kitle buna inanmıştı.

   1970  öğretim yılında öğretmen okulunu kazandım. Bazı hocalarımız bize ilgi gösterdi. Tarih hocamız  rahmetli Mehmet Bozbey ,rahmetli edebiyat hocamız Servet Gümüş, Biyoloji hocamız rahmetli Döner Eser hanım.. O zaman solcu sağcı çatışmaları fikir bazında yapılıyordu. Kitap okuyarak solculara cevap veriyorduk. Ülkü ocaklarında ilk defa Halil Kayabaşı hocamızla tanıştık. Lise ikinci sınıfta ocakta seminer verdim.

    1975 eylülünde öğretmen oldum. Gittiğimiz okullarda  inancımızın gereği olarak Türk eğitim sistemini de göz önünde bulundurarak  öğrencilerimize milli manevi şuur vermeye çalıştım.

     MHP il başkanı Mehmet Tanır Beyin referansı ile 1980 Ocak ayında Maraş Ülkü Yolu Başkanı yaptılar. O zaman genel Başkan Yaşar Yıldırım. Yönetime  Rahmetli  öğretmen Mehmet Tosun, rahmetli Bünyamin Demir ve Yılmaz Gültepe’yi aldım .

     9 Eylül 1980 de Ankara’ya  davet edildim. Bütün Türkiye de ki ocak başkanları vardı.  Namık Kemal Zeybek beyi orada tanıdım. Bir görevli :” arkadaşlar Başbuğumuz size hitap edecek “diye anons etti. Biraz sonra tekrar aynı kişi arkadaşlar Başbuğumuzun misafirleri gelecekmiş . Daha sonra size hitap edecek. Genel merkezin bahçesine  çıktık. Biraz sonra iki tane askeri cemse geldi. İçinden yüksek rütbeli subaylar indi. Genel merkez binasına çıktılar. Takriben bir saat sonra binadan çıktılar. Bizi toplantı salonuna çağırdılar. Konuşmacı arkadaşlar Başbuğumuz  programını iptal etti. Herkes memleketlerine gitsin dedi.

    Maraş’a geldik 2 gün sonra 12 eylül ihtilali oldu. Gaziantep Matematik bölümünde okuyordum. Darbeciler diplomamızı iptal etti.  Daha sonra yeniden sınavlara girerek bitirdik.

   Sağlık Meslek Lisesin müdür yardımcısı iken ocak başkanı Ahmet Sayın yanıma geldi. “Hocam ocakta  liseli öğrenci var. Onlara seminer verir misin. “Olur” dedim. Murat Çakıroğlu, Kenan Erdoğan ve Mesut Üngel başkanlıkları döneminde eğitim masasına baktım.   Türk eğitim sendikasının kuruluşunda bulunduk. Kamu  sene üye olduk. “Hergün Gazetesinin” temsilciliğini yaptım. Çağrı dergisi yüzünden yargılandım. Sıkı yönetime yargılandım. Fikri ve dini yazılar yazdım. Dernekçilik yaptım. Hiçbir menfaat düşünmeden vatan dedim çalıştım. Kimsenin bakışına  aldırış etmedim. Devletime 25 yıl hizmet ettim. Devlet liselerinde kurucu müdürlük yaptım. Özel eğitim kuruluşlarında çalıştım. Milletime borcumu ödemek için siyaset yaptım.

    Türkeş 17 Mart 1997 tarihinde ,yani vefatından 20 gün önce Maraş’a geldi. Bizim ekibi Otelde topladı yarım saat sohbet etti.

     Başbuğ Türkeş’i Ankara’ya yolladık. 4 Nisan 1997  günü vefat haberini aldık. 8 Nisan da Ankara’ya gittik . Onu ebedi aleme  yolladık.  

     Seyyid Ahmet Arvasi hocanın bir tespiti halen güncelliğini koruduğunu gördüğüm. Rahmetli derdi ki : ” Gerçek ülkücüler, Ülkücü geçinenler, ülkücülerden geçinenler.”

   Bunları niye yazdım. Bu olayları yaşarken birbirini tanıyan yüzlerce ülkücü vardı. Şimdi meydanda o günden kalan kimseyi görmüyorum.

     Türkeş’i sevmeyenler, MHP ye oy  vermeyenler, yaşı bile yetmeyenler,  fikirlerini benimsemeyenler ,sağlığında yakın yerinden geçmeyenler Türkeş’in ölüm yıldönümünde taziye yayınlıyorlar. Umarım,  Ahmet Arvasi’nin sınıflaması içinde değillerdir.