BUNALIMDAN ÇIKIŞ NASIL OLUR
BUNALIMDAN ÇIKIŞ NASIL OLUR
Dünya da ,Ülkemizin de içinden geçtiği bir bunalımın olduğu açık seçik belli. Dünyada da olduğu sık sık vurgulanan ekonomik bunalımın ülkemizi de etkilediği iddia edilmektedir..
Geldiğimiz noktada dünyada dışa bağımlı olmayan ülke çok az.. Biz de bir çok tüketim maddelerinde ciddi olarak dışa bağımlı ülke olduğumuz gerçeğini inkar etmek mümkün değildir.
İhracatımız ithalatımızdan her zaman az olmuştur. Bir ülkenin bağımlılıktan kurtulması için ihracatı ithalatından fazla olmalı. Pratik olarak iç ve dış ticarette karlı iş böyledir.
Biz ülke olarak dünyada teknoloji fukarası bir ülkeyiz. Sağlık sektöründe ki teknoloji (emar, tomoğrafi, ameliyat cihazları vs.) başta olmak üzere ilaç sanayiinde dışa bağımlıyız. Ağır sanayii ihtiva eden, teknolojide dünyada istenilen seviyede olmadığımız ortada. Savaş teknolojisinde kendimize yeterli değiliz.
Bunların dışında tarım sektöründe , hayvancılıkta kendimize yeterli değiliz. Buğdayını, pamuğunu ,zirai ilaçları dışardan alan bir ülke konumunda olduğumuz ortada.
Petrol, doğal gaz ve enerjide halen kendimize yeterli değiliz. Bu konularda bazı hamlelerin haberleri varsa da topluma yansıyan bir gelişme henüz yok.
Artı Çin’den ülkemize pompalanan çocuk oyuncakları ve teknoloji bütçemizi hayli sarsmaktadır.
Biz dünyaya ne satıyoruz. Elle tutulur gözle görülür bir emtia yok. Bazı ülkelere domates ve bazı meyveler satıyor olsak da bütçeye çok ciddi katkısı yok.
Turizm sektörünün ülkemize ekonomik katkısı olsa da tatmin edici boyutta değil.
Özet olarak söyleyecek olursak devasa binalar yapmak yerine dünya devletlerinin ihtiyacı olan gerek sağlık teknoloji, ilaç ve gıda maddeleri üreterek hem iç piyasaları hem de gelişmemiş ülkelere ihracatı artırmak zorundayız.
Halen senin başın açık, sakalın kısa , cübbe yok, namaz kılmayana dayak atılsın muhabbetlerinden uzaklaşarak dünyanın geldiği yere bir bakalım. Dünyanın başka ülkelerinde bu tartışmalar var mı bilmem ama Afganistan ,Suriye ve benzer yerlerde sözde Müslümanım diyen terör örgütleri baş kesmeye devam ediyorlar…
Siyaset ülkenin kalkınması için ,üretimin artırılması için projeler yapmalı. Din ve diyanet ile ilgili insanları sık boğaz etmeye gerek yok. Herkes dini özgürlüğünü yaşasın. İbadet noktasında Allaha karşı sorumlu olduğu bilinmeli. Ama muamele olarak topluma zarar verilirse müdahale edilmeli . Hiç kimsenin dinine karışılmasın. Yani “devletin dini adalettir “ inancı ile hareket ederek insanları öyle yargılamalıyız.
Partizanlık bu ülkeye hep zarar vermiştir. Partizanlık ayrıştırmıştır toplumu. İnsanların kabiliyetlerine göre atama yapılmalı. Yazılı sınavlar diplomalarına göre yapılmalı. Bir sınav yapıp atama yapılmalı. Mülakat doğru değil. O zaman herkes kendi tanıdığını işe alıyor. Bunlardan vaz geçersek ülke insanlarımız bunalımdan çıkar.
Sonuç olarak; bunalımdan çıkmak için kendimize yeterli ülke olmak yolunda çalışmalıyız. Ülkenin ihtiyacı olan malların ve yiyeceklerin üretimine başlanmalı.