SSK ve BAĞKUR Emeklileri

SSK ve BAĞKUR Emeklileri

Son birkaç aydır emekli maaşının dışında başka bir geliri olmayan ‘emeklilerin, memurların, işçilerin ve elinden emekli olan küçük esnafların’ kendi aralarında yaptıkları sohbetlerde konuşulan konuların başında ‘beslenme, pahalılık ve geçim zorluğu’ gelmektedir.

Çünkü ‘beslenme’ evrensel bir olgudur ve insanoğlunun temel ihtiyaçlarının başında gelir. Beslenme ihtiyacının daha iyi karşılanması için bireyler toplu yaşamaya doğru yönlenmiştir. Bu durum aile,  klan,  devlet gibi toplumsal birliklerin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Beslenmenin yetersiz olduğu toplumlarda ‘açlık’ ortaya çıkar. Açlık olgusu, insanoğlu için korkuların en büyüğüdür.

Türklerde ‘halkın beslenip doyurulması’ Hakanın en önemli görevidir. Hakan milleti besleme ve doyurma vazifesini yerine getirebildiği müddetçe saygındır. Kül Tigin Abidesinin güney yüzünde bulunan, ‘ …aç,  fakir milleti hep toplattım.  Fakir milleti zengin kıldım…’ sözleri yer almaktadır. Anlaşılan odur ki Türk yurtlarında  ‘açları doyurma ve halkın refah seviyesini yükseltme’ Hakanın, Padişahın, Başbakanın, Cumhurbaşkanının en önemli görevidir.

Türkiye Cumhuriyetinde şuan Cumhurbaşkanı olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan da her fırsatta ‘açların doyurulduğunu ve halkın refah seviyesinin yükseldiğini’ söylüyor. Ne yazık ki geçim derdi devam eden vatandaşların büyük çoğunluğu Cumhurbaşkanına inanmıyorlar. Karnını doyurmakta zorluk çekenlerin sayısı ise ne yazık ki her geçen gün hızla artıyor. Bu gurup vatandaşlar tek ağızdan konuşuyorlar; ‘Cumhurbaşkanımız ne söylerse söylesin, biz kendi yaşadıklarımıza inanırız’ diyorlar. Birde ‘Cumhurbaşkanının ve Bakanların durmadan konuşmasından, onu bunu azarlamasından usandık’ diyorlar.

On kişiye yakın bir arkadaş gurubuyla bir çay evinde sohbet ediyoruz. Emekli öğretmen arkadaşlarımdan birisi; “İnsanlarımızın severek kullandığı ve saygı duyduğu birçok Ata Sözümüz var. Bunlardan birisi, az konuşmanın çok konuşmaktan daha iyi olduğunu anlatan; ‘Söz Gümüşse Sükût Altındır’ şeklinde dillendirdiğimiz atasözüdür. Atasözlerini çok iyi bilen ve her fırsatta kullanan Sayın Cumhurbaşkanı ve Bakanlar bu atasözüne neden itibar etmezler acaba?” diyor.

BAĞKUR emeklisi bir başka arkadaşım; “ fiyatlara bakmak için adı üç harfli olan zincir marketlerden birisine girdim dün. Markette çalışan bayan personelin elinde etiket makinesi, durmadan etiket değiştiriyor. Yanına yaklaştım; ‘kızım inşallah fiyatları düşürüyorsundur’ dedim. ‘Yok, amca, fiyatları yükseltiyorum’ diye cevap verdi. Sesi boğazında düğümlenerek ağlamaklı bir ses tonuyla ‘Allah sizi inandırsın bu fiyatlarla biz aç kalırız’ dedi ve bir daha konuşamadı.”

Bir başkası; “Balığın, koyun ve kuzu etinin tadını çoktan unuttuk. Arada sırada yarım kilo aldığım dana etinin kilosu 80 lira olmuş. Tavuk eti 50 lira. En ucuz peynirin kilosu 60 lira. Gerçek Tereyağının kilosu 120, Zeytinyağı 50, Ayçiçeği Yağı 40 lira olmuş. Margarin Yağının kilosu bile 30 liranın üzerinde. Anlaşılan biz ancak Çiğit yağı alabileceğiz” dedi ve bir daha konuşamadı.

Anlaşılan ‘Üç beyaz’ diye tanımlanan ‘un, seker ve tuz’ dan sadece tuz kaldı bize. Unlu mamulleri bırakın bir yana un bile alamaz oldu dar gelirli evine. Pide ve türleri ile simit’in tanesi 3 Lira. Çörek’in kilosu 30 lira. Kuru pastanın kilosu 50 lira. Pirinç çok pahalı, yenilebilecek olanların kilosu 20 lira civarında…

Evin bulgurunu eski mahallemizdeki (Akdere Semtinde) değirmenden alıyorum. Son aldığımda kilosu 5 lira idi. Geçen hafta içerisinde hem pilavlık hem köftelik bulgur almak için değirmene uğradım. Selam ve hal hatır sorduktan sonra ‘bulgurun kilosu kaç lira oldu yeğenim’ diye sordum. ‘13 lira oldu Hocam’ dedi değirmenci arkadaş. ‘Dolar ucuzladı, bulgur ucuzlamadı mı yeğenim’ deyince ben, ‘Bulgurun kilosunu bir dolara bağladık Hocam. Bu gün dolar kuru 13 lira, bulgurda 13 lira. Dün gelseydin dolar 15 liraydı,  bulgurda kıymetli Hocam’ dedi değirmenci kardeşimiz.  

Dar gelirli vatandaşların sohbeti şu ortak fikirle sona erdi: “Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Bakanlarımız ne derlerse desinler biz açlığa mahkûm edildiğimiz kanaatindeyiz. SSK ve BAĞKUR Emeklilerinin maaşları en az asgari ücret seviyesine çıkartılmaz ise bizi diri diri mezara gömün. Yoksa biz Sizi sandığa gömeceğiz.” Benden söylemesi…