YSK’ye Başvuruda Rekor Kırılmış
YSK’ye Başvuruda Rekor Kırılmış
18-19 Haziran 2022’de yapılacak Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS), 3 milyon 243 bin 425 aday başvurmuş. Geçen yıl sayı 2 milyon 607 bin 903’imiş. Uzmanlara göre artışta barajın kalkması etkili olmuş. Başvuruların yarıya yakınını, önceki yıllarda üniversiteye girememiş lise mezunları oluşturuyormuş. Başvurular geçen yıla oranla yüzde 24.36 yükselmiş.
Şansını tekrar deneyenlerin oranı yüzde 48, Lise son sınıfta okuyanların oranı ise 923 bin 37 (yüzde 28.23). Lise mezunu olup bir yükseköğretim programına yerleşmemiş öğrencilerin sayısı 1 milyon 556 bin 730 (yüzde 47.99). Bir yükseköğretim programına yerleşmiş veya kayıtlı aday sayısı ise 389 bin 823 (yüzde 12.27). Bir yükseköğretim programından mezun olan ve sınava başvuranların sayısı 293 bin 136 (yüzde 9.03). Yükseköğretim kurumundan kaydı silinen ve sınava tekrar başvuranların sayısı ise 80 bin 699 (yüzde 2.48) kişi imiş.
Aman ne iyi, Vatana ve Millete hayırlı olmayacağı açık seçik belli olan üniversite mezunları çokluğu başta AKP olmak üzere üniversitesi bulunan vakıflara, cemaatlere, şirketlere hayırlı olsun! ‘Maksat ticaret olsun’ diyen zenginler için problem yok. Problem; ‘evlatlarının geleceği için yemeyen, giymeyen, gezmeyen, okumayan adeta ölü misali hiç bir sosyal etkinliğe katılmadan yaşayarak çocuklarını üniversite mezunu yapmaya çalışan garibanlar için var.’
Genç İşsizler Platformu Kasım 2021’de ‘İşsizlik ve İstihdam Raporu’ yayınlamış. Bu rapora göre Platform 15-34 yaş arasında 2 milyon 379 bin gencin dar tanımlı işsiz, 3 milyon 806 bin kişinin de geniş tanımlı genç işsiz olduğu belirtiliyor. Raporda genç işsizlik oranının yüzde 22 olduğu belirtiliyor. Bu rakamın 2022 yılında yüzde 25’e ulaştığı söyleniyor.
Fakir fukaranın çocuğu 12 yıl süren zorunlu eğitim nedeniyle bir meslek öğrenemiyor. Dolayısıyla bir iş sahibi olamıyor. 12 yıl okuduktan sonra 19/20 şaşındaki bu gençler, hayatlarının en güçlü, en verimli döneminde itilip kakılmaya başlıyorlar. Zorunlu olarak bildikleri tek şey olan eğitime devam etmek istiyorlar.
Mezun olduğunda iş bulunabilen üniversite kazanmak zor iş, sınava giren bunca insan arasından ilk 50.000 içinde olmak gerek. Bu Üniversiteleri saymaya kalksan sayılarının bir elin parmakları kadar olduğunu görürsünüz. Her ilde bir devlet üniversitesi, her apartmanda bir özel üniversite açmak maalesef bu gerçeği değiştirmiyor. Sonuç yazık oluyor gençliğimize. Yazık oluyor evladını 16-17 yıl okutan anne ve babalara.
Sonra bu duruma sebep olanlardan evladı için iş isteyen anne ve babalar azarlanıyor. Kendisi için iş isteyen gençler tartaklanıyor. Allahtan korkmayan, kuldan da utanmayan politikacılar ‘Devlet her üniversite mezununa iş vermek zorunda değil’ diye avaz avaz bağırıyorlar. ‘Bu ülkede işsizlik yok kardeşim, iş beğenmeyen işsizler var’ diyerek hayatlarını karattıkları yavrularımızı, gençlerimizi yaftalamaya kalkışıyorlar.
‘Kerameti kendinden menkul’ Bakanımız ise katıldığı TÜGİK İş Zirvesi'nde ‘Bu ülkede genç olmak o kadar tatlı ki, o kadar güzel ki’ diyebiliyor. Sayın Bakan iyi veya kötü bir işi olanlar için ‘ her karış toprağı Evliyaların, Enbiyaların ve Ecdadımızın kanı ile kutsanmış bu vatanda yaşamak’ elbette çok ama çok güzel. Hiçbir geliri ve bir işi olmayan gençler için asla güzel değil.
Sayın Bakan, işsizlik, her ekonomide rastlanılan önemli bir problemdir, birisinin iş bulması genel olarak herkesin iş bulabileceği ve işsizliğin olmadığı anlamına gelmez. İşsiz kalan kişinin, geliri yok olduğu için hayat standardı önemli ölçüde düşmekte, ağır psikolojik problemlerle karşılaşmakta, kendine olan güveni azalmaktadır.
İşsiz kalan kişinin aile bireyleri arasındaki ilişkilerde de çok ciddi zararlar ortaya çıkmaktadır, çoğu zaman eşlerin ayrılma nedeni olarak kendini göstermektedir. Böyle bir kişi, gerekli primleri ödeyemediği için, sağlık harcamalarını da kendisi üstlenmek zorunda kalmakta, geliri olmadığı için de sağlık giderini bile karşılayamamakta ve ağır ruh sağlık problemleri ile karşılaşabilmektedir. Hatta intihar ederek hayatını sonlandıranlar olmaktadır.
Sayın Bakan, bir yandan her fırsatta yaptığımız; ‘Allah Devletimize Zeval Vermesin’ şeklindeki duamızı yapmaya elbette devam edeceğiz. Diğer yandan Milletin aklıyla alay edenlerin ‘Alayı’ ile hesaplaşma (SEÇİM) gününü iple çekerek bekleyeceğiz. Tabi ki herkesin bir hesabı vardır. Lakin ‘bizce önemli olan Allah’ın hesabıdır.’